- nefes
- 阿́ is.1. 呼吸, 喘息: \nefes borusu 解́ 气管 \nefes darlığı 医́ 气喘病 son \nefes 最后一息, 到最后一口气 sunî \nefes 人工呼吸 tek \nefes (动物的)气喘 Hastanın nefes alışı normaldır. 病人的呼吸正常。2. 瞬间, 刹时, 短暂的时刻: Bir nefeste koşup geldi. 他一口气跑来了。3. 咒, 咒语, 咒文4. (吸进的)一口烟: Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu. 每当他发愁的时候, 他就一口接一口的吸烟。5. 俚́ 麻醉剂, 麻醉药, 大麻素, 毒品◇ -e \nefes aldırmamak 不让停歇, 不停地催促, 不让喘息: düşmana \nefes aldırmamak 不让敌人喘息 -e \nefes aldırmak 让喘口气, 让安静地休息一会儿, 让休息休息: rahat bir \nefes aldırmak 让好好地喘一喘气, 让好好地休息一下 \nefes almadan 不休息地, 不停歇地, 不喘气地, 一口气地 \nefes almak 1) 呼吸, 换气: geniş \nefes almak 深呼吸 Derin bir nefes aldı. 他深深地呼吸了一下。Nefes alamıyor. 他呼吸困难。 2) 喘息, 松一口气, 歇一口气: Ikıl ıkıl nefes alıyordu. 他吃力地喘息着。\nefes çekmek 1) 深深地吸一口烟 2) 俚́ 抽鸦片, 抽大烟 3) 俚́ 性交, 交媾 -e \nefes etmek 恳求, 祈求; 念咒(治病、止痛、去邪等) \nefes kesmek 屏息 \nefes \nefese 上气不接下气地, 气喘吁吁地, 喘不过气来: Salim nefes nefese iskeleye varır varmaz onun koluna girdi. 萨里姆气喘吁吁地跑到码头, 过去挽住了她的手臂。\nefes saz 吹奏乐器, 管乐器 \nefes tüketmek 说得嗓子嘶哑 \nefes vermek 呼, 呼气, 吹 \nefesi kesilmek (或 daralmak, tutulmak) 使(呼吸)窒息, 使喘不过气来, 使哽咽得说不出话来: Nefesim daralıyor. 我呼吸困难。\nefessi tıkanmak 喘不过气来: Nefesim tıkanmış. 我喘不过气来。\nefesini tutmak 屏息 \nefesini vermek 咽气, 断气, 死亡
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.